Michael Roberts[1]
İngilizceden çeviren: Batuhan Enginer
Enflasyona dair önceki yazımda[2] ana akım enflasyon teorilerinin nasıl ampirik olarak yanlışlandığını, bunun mal ve hizmetlerde enflasyonun nedenlerine dair ana akım iktisatta bir kafa karışıklığına yol açtığını ifade etmiştim. Bu yazımda, ana akım iktisattaki enflasyon teorilerinin kapitalist üretim tarzında işlemekte olan değer teorisi üzerine inşa edilmediği ve bu yüzden sendelediklerini tartışmak istiyorum. Monetarist ve Keynesyen teorilerin ikisi de bu sebepten başarısız olmakta.
Marx iki ana akım teoriye de karşı çıkmıştı. Miktar Teorisi’ne karşı çıkışının iki sebebi vardı. 1) Para içseldir ve bankalarca üretilir, devlet emriyle değil. 2) Nihayetinde para, meta üretimindeki değeri temsil eder ve ondan bağımsız değildir.
Miktar Teorisi’ndeki denkleme (M.V=P.T)[3] dönersek, Marx’a göre nedensel süreç P.T’den M.V’yedir, tersi değil (yani fiyattan paraya, paradan fiyata değil). Para kapitalist üretime içseldir ve ürünlerin fiyatı para üretimiyle değil değer üretimiyle belirlenir. Para arzı genelde fiyat değişimlerini takip eder, bu sebeple para arzını kasıtlı olarak değiştirmeye yönelik teşebbüsler fiyat enflasyonunu belirleyemeyecektir.
Maliyet artışına dayanan teoriler de Marx tarafından reddedilmiştir, çünkü işçi ücretlerindeki artışlar fiyat artışlarına neden olmaz. Marx; Ücret, Fiyat ve Kâr eserinde yer verdiği üzere, ücret artışlarının enflasyona neden olacağını savunan trade-unionist Weston’a karşı şunları söylemiştir:
“Ücretlerin artması uğruna yapılan bir mücadele, daha önceki değişiklikleri izlemekten başka bir şey değildir ve üretimin niceliğinde, emeğin üretici gücünde, emeğin değerinde, paranın değerinde, çekip alınan emeğin genişliği ve yeğinliğinde daha önce meydana gelmiş olan değişikliklerin, arz ve talepteki dalgalanmalara bağlı olan ve sınai çevrimin çeşitli evrelerine uygun olarak meydana gelen pazar fiyatlarındaki dalgalanmaların zorunlu sonucudur; kısacası bunlar, sermayenin daha önceki etkilerine karşı işçilerin tepkileridir.
“Eğer, ücretlerin artırılması uğruna mücadeleyi bütün bu koşullardan bağımsız olarak ele alıp, yalnız ücretlerdeki değişiklikleri dikkate alırsanız ve mücadelenin kaynaklandığı bütün öteki değişiklikleri hesaba katmazsanız, yanlış vargılara varmak üzere yanlış öncüllerden yola çıkıyorsunuz demektir.”
Marx enflasyona dair kapsayıcı bir teori geliştirmedi. Peki biz Marx’ın değer teorisine uygun bir enflasyon teori yazabilir miyiz? İtalyan Marksist Ekonomist Guglielmo Carchedi böyle bir şey yapmıştı. Kendisinin çalışmaları bu yıl ilerleyen bir tarihte tamamlanmış haliyle yayınlanacak. Ama şimdilik kendisinin öne çıkan argümanlarını özetleyelim.
Kapitalist üretim her daim emek üretkenliğini arttırmaya çalışır (yani işçi başına daha çok ürün üretmek). Ancak bu, birim ürün başına düşen emek zamanının düşeceği anlamına geliyor. Değer yalnızca emek tarafından yaratıldığına göre, mal ve hizmet arzının artmasına yönelik genel bir eğilim varken, uzun vadede metaların değerlerinin düşmesine yönelik genel eğilim de vardır. Bunun nedeni, kapitalist birikimin emekten tasarruf eden bir süreç olmasıdır, bu sayede emek üretkenliğindeki artışla beraber metaların değeri azalır. Kullanım-değerleri, içerdikleri değerden daha büyük miktarlarda üretilirler. Yani üretim fiyatları değere dayanıyorsa metaların değerlerinin artmasına değil düşmesine yönelik doğal bir eğilim vardır.
Yeni metalara olan talep üretimde yaratılan yeni değerle bağlantılıdır. Yeni değer[4], meta arzı üzerindeki talebi veya alım gücünü yönetir. Yeni değer, sınıf mücadelesi tarafından işçi ücretlerine ve kâra bölünür. Ücret, tüketim mallarını; kâr, sermaye veya yatırım mallarını satın alır.
Ancak yeni değer düşüş eğiliminde olacaktır. Çünkü, birincisi, toplam değer meta arzına oranla azalmaktadır.[5]
Grafik 1. Ücretler + Kârlar (Yeni Değer) (% değişim)
Kaynak: Yazarın NIPA GDP verilerinden yaptığı hesaplamalar.
İkinci olarak, sermayenin organik bileşimindeki (c/v) artıştan dolayıdır. Kapitalist birikim emekten tasarruf edicidir; yani makineler, tesisler ve hammadde vb. (c) emek gücünün değerine (v) oranla artacaktır. Değer bazındaki üretim fiyatı, sabit sermaye (c) ve yeni değerden (v+s)[6] meydana geldiği sürece, artan c/v, üretim fiyatındaki yeni değerin payını azaltma eğiliminde olacaktır.
Grafik 2. Sermayenin Organik Bileşimi (1960-2019)
Kaynak: Yazarın hesaplamaları.
Toplam değer kullanım değerine oranla, yeni değer de toplam değere oranla düşecektir. Yani uzun vadede, fiyatlar üzerinde deflasyonist veya dezenflasyonist bir baskı vardır.
Fakat uzun vadede fiyatlar üzerinde artışa yönelik bir baskı oluşturacak karşı faktörler de mevcuttur. Özellikle para arzına yönelik müdahalede bulunacak parasal otoriteler.[7]
Carchedi’nin enflasyon teorisine göre, ücret ve kârların alım gücündeki, ayrıca bankalardaki para mevduatları olarak ölçülen para arzındaki (M2) değişimlerin etkisini birleştiren bir “enflasyonun değer oranı” (VRI) vardır. İlki belirleyici olandır ve fiyat enflasyonunu aşağıya çekme eğilimindedir. İkincisi ise, karşıt-faktör olarak enflasyonu, kalıcı olmasa bile yukarı çekme eğilimindedir.
Enflasyonun değer oranı (VRI) = maaş ve kârlardaki değişim oranı (CPP) + para arzındaki değişim oranı (M2)
ABD verilerine göre, 1960’tan beri uzun vadede enflasyonun değer oranı (VRI) düşmüştür. Bunun sebebi, ücret ve kârların toplam alım gücünün daha yavaş artması ve para arzının bu düşüşü yavaşlatmada yetersiz kalmasıdır.
Grafik 3. Enflasyonun Değer Oranının (VRI) Yıllık Değişimi %
Kaynak: Yazarın hesaplamaları.
Enflasyon değer oranı ile tüketici enflasyonu arasında yakın bir ilişki var mıdır? Evet. 1960 ile 1979 arasında enflasyon değer oranı artarken, ABD tüketici enflasyonu da (CPI) artmıştır. 1980-2019 arasında enflasyon değer oranı yavaşlamıştır, beraberinde enflasyon da.
Enflasyon değer oranı ile yapılan yıllık enflasyon tahminlerini gerçek tüketici enflasyonuyla karşılaştırırsak, uzun vadede aralarında sıkı bir korelasyon olduğunu kesindir. Enflasyon değer oranı ile yapılan enflasyon tahminleri ile gerçek tüketici enflasyonu oldukça örtüşmektedir. Enflasyon değer oranı, özellikle 1990’ların başlarından bu yana, monetaristleri ve Keynesçileri şaşkına çeviren sözde dezenflasyonist dönemde, monetarist tahminler veya Phillips eğrisinden çok daha iyi sonuçlar vermektedir.
Enflasyonun değer teorisi böylece, ana akım teorilerin şaşkınlığının aksine, yıllık tüketici enflasyonunda 1980’lerden beri süren yavaşlamayı açıklayabilmektedir. Özellikle 1990’lardan bu yana ve Büyük Durgunluktan sonra merkez bankaları ekonomiye daha fazla para pompalamış ve M2 para arzı büyümesi ivmelenmiş olmasına rağmen, yeni değer artışı durgunlaştığı için ücret ve kârların toplam alım gücündeki yavaşlama enflasyonu aşağı çekmeye devam etmiştir.
Kovid ve sonrası için enflasyonun nereye gittiğini tahmin edebilir miyiz? Eğer Carchedi’nin teorisi doğruysa, Kovid sonrası enflasyonun gidişatı, artı-değer ve M2’deki artışa dair tahminlerinize, böylece enflasyonun değer oranına bağlı. Carchedi bunu okuduğunda, enflasyonun değer oranının uzun vadede geçerli olduğunu ve enflasyonun birkaç yıllık tahmini için kullanılamayacağını söyleyerek sitem edecektir.
[1] Micheal, R. (2020) “A Marxist theory of inflation”, https://thenextrecession.wordpress.com/2020/08/21/a-marxist-theory-of-inflation/ kaynağından kısaltılarak çevrilmiştir.
[2] Micheal, R. (2020) “COVID and inflation”, https://thenextrecession.wordpress.com/2020/08/17/covid-and-inflation/
[3] Burada M ekonomideki para miktarı, V paranın dolaşım hızı, P fiyatlar genel seviyesi, T ticari işlem hacmidir. ç.n.
[4] Yazar yeni değer ile üretim sürecinde işçinin emeğiyle metaya eklediği toplam değeri kastediyor. Bu değer iki ana bölümden oluşuyor. İlki, işçinin kendi emek gücünün değerine karşılık gelen kısım, ikincisi kapitalist tarafından el konulan artı-değer. Editörün notu.
[5] Çünkü, emek verimliliğindeki yükselişle metaların içerdiği emek ve buna karşılık düşen değer miktarı azalmaktadır. Editörün notu.
[6] v emek gücünün değerini, s ise artı-değeri temsil ediyor.
[7] Örneğin bankaların ve merkez bankasının para arzını arttırma biçiminde müdahaleleri söz konusudur. Editörün notu.