Ekim Kılıç
ABD halkları 59. başkanlık seçimi için 3 Kasım 2020’de sandık başına gitti. Çeşitli eyaletlerde seçim gününden 46 gün önce başlayan oy verme işlemleri Türkiye’de sabah saatleriyle ABD batı yakasında sandıkların kapanmasıyla sona erdi. ABD 2016 Başkanlık seçimleri gibi ABD tarihindeki ilklerle dolu ayrıksı ve gerilimli bir seçim oldu. Seçimleri Demokrat Parti’den adaylar Biden ve Harris, eyaletlerden gelen ezici oy çokluğu dayanarak kazandı, seçim tartılmalarını yerini ‘barışçıl geçiş’ tartışmalarına, polemiklere ve yeni gerilimlere bıraktı. ABD Başkanı Trump’ın seçim yenilgisini hala kabul edemediği bir ortamda savunma bakanlığında kendisine sadık atamalar yapması, Pompeo’nun basına yaptığı bir açıklamada Biden’ın kazandığının belli olmasına rağmen “ikinci bir Trump yönetimine pürüzsüz bir geçiş” demesi, Trump’ın halkı “milyonlar Washington’a” çağrısıyla sokaklara çağırmasıyla siyasal gerilimi yüksek bir seviye tutuyor.[1]
TRUMP NEDEN YENİLDİ VE NASIL BU KADAR DESTEK GÖRDÜ?
Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden oyların yüzde 51,1’ini alarak ABD başkanı seçildi. Donald Trump ise oyların yüzde 47,2’sini aldı.[2] 1908’den beri en yoğun katılımlı seçimdi. Seçimleri yakından takip eden gazeteciler ve uzmanlar bunda posta yoluyla oy kullanmanın etkisinin oldukça çok olduğunu iddia ediyorlar.
Cumhuriyetçiler beyaz fakir halk ve genel kırsal kesimlerde yaşayan halk üzerinde Demokratlara göreceli yüksek etkisini sürdürdü. Biden ise üniversite eğitimli halk kesimlerinden ve beyaz olmayan azınlıklardan destek gördü. Seçimlerin en büyük tartışması hispanik (İspanyolca konuşan) halklar üzerinde oldu. Trump’ın oyunu oldukça arttırdığı bu kesimlerin özellikle Kübalı ve Venezuelalı olanlarında sosyalizm karşıtı propaganda etkili oldu. Trump “hispanikleri hor görüyor, nasıl olur da oy verirler” temelli argümanların karşılıksız kaldığı yer ise Latin Amerikalı halkların çeşitli renk ve sınıflardan geldiğinin unutulması oldu. Bir yandan zamanında Küba Devrimi’nden kaçıp gelen Batista taraftarlarının, bir kısım bürokratların, toprak sahibi ailelerin ve Merkez Haberalma Teşkilatı (CIA) üyesi Kübalıların yerleşik ve egemen olduğu Florida eyaleti Miami kenti bir diğer yandan ise Orta Amerika ülkelerindeki savaştan, zulümden ve yoksulluktan kaçan emekçi halkların olduğu iki farklı gerçeklik aynı tanım içinde kaybolabiliyor.
Öte yandan Trump iktidarı boyunca yaratılan gerilimler ve 2020 boyunca yaşanan olaylar ve toplumsal değişimler halkı sandıklara götüren esas sebepler olarak karşımıza çıkıyor. Başkanlığı süresince halkın farklı kesimlerini hedefine koyan Trump hükümetinin kutuplaştırıcı politikaları, koronavirüs salgını karşısında hükümet politikalarının zayıf kalması, ekonomik bunalım ve George Floyd protestolarının yarattığı siyasal atmosfer halkı sandıklarda birbirine veya iktidara karşı olan öfkesini ifade etmeye yönlendirdi.
ABD hakim medyasında Biden’ın seçimleri kazanması hakkında “iyileşme zamanı” ve “işte Amerikan milleti budur” havasında başlıklar yer alsa da Joe Biden ve Kamala Harris ikilisinin kazanmasına “Trump karşıtlığı” dolayısıyla verilen oylar etkili oldu. Anketlerde açık ara farkla ekonomi (üçte bir kadar), daha sonra sırasıyla ırksal adalet (yüzde 21) ve koronavirüs (yüzde 18) konularının seçimlerde oy kullanmada belirleyici olduğu görüldü.[3] Trump’ın kaybetmesinin temel nedeni koronavirüs salgını karşısında gösterilen başarısız kriz yönetimi ve salgının hali hazırda pamuk ipliğine bağlı toplumsal gerilimleri ve sınıfsal ayrılıklarını gözler önüne sermesi ve derinleştirmesi olduğu söylenebilir. Hangi sebebin öncül olduğundan çok bunların bütünsel olarak görülmesi mühimdir.
Aynı zamanda Joe Biden yüzde 51,1 oy oranı ile 1932’de Franklin Delano Roosvelt’ten bu yana olan bütün başkanlık yarışlarında görevdeki bir başkana karşı yarışan bir muhalefet adayı için en yüksek oy yüzdesine sahip olduğu iddia edildi.[4] Biden aynı zamanda Obama’nın 69 milyon oy rekorunu geçerek tarihe en çok oy toplayan aday olarak geçti.[5] Biden’ın 6 milyon oy gerisinde kalan Trump’ın da bu kadar çok oy alması seçimin düşündüren bir sonucu oldu. Trump’ın, ABD’den Uzak Doğu’ya ve özellikle Çin’e giden işletmelerin geri döneceğini ileri sürerek kullandığı Çin karşıtı ve ulusalcı dil işsizlik ve yoksulluk girdabındaki ABD’li emekçiler içinde etkili oldu. “Amerika’yı yeniden harika/büyük yapalım” sloganını ile özellikle beyaz emekçilere iş ve eskinin “refah dolu” günlerini vaat etti. Trump’ın görece yüksek oyunda bunlar etkili oldu. Bu noktada Trump’ın kutuplaştırıcı söylemleri de oldukça etkili oldu. Trump sürekli sosyalizmi, göçmenleri, George Floyd protestocularını, koronavirüs üzerinden Uzakdoğu halklarını hedefe koydu ki böylece bir toplum kesimini diğerine, bir ideolojik pozisyonu ötekilere karşı kışkırtmış oluyor ve biriken halk tepkilerine akacak kanal açıyordu.
Trump’ın sosyalizm diyerek hedefe koyduğu şey bazı devletçi-kamucu politikalardı. Bu söylemin aracılığıyla geçmişten gelen korkulara seslendi. Cumhuriyetçiler bu vesileyle Demokratları ‘sosyalist’ politikalarıyla halktan yüksek vergiler toplayan ve bu refah sistemini “işsiz, güçsüz” beyaz olmayanların sömürdüğü bir düzen olacağı korkuluğunu salladı. Örneğin geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan ‘Nancy Antoinette’ adlı seçim kampanyası videosu Amerikalılar işlerini kaybederken Demokrat senato lideri Nancy Pelosi’nin CNN’deki bir telefon bağlantısında buzdolabındaki dondurmaları göstererek karantina boyunca bolca dondurma yemesini epik bir dille konu edindi.[6] Pelosi’yi Fransız Kraliçesi Marie Antoinette’e benzetmesi Trumpçıların gözlerini hangi toplumsal kesime diktiğini yeterince gösteriyor.
Fakat Demokratların işçi sınıfını bölücü, kırsal kesimdeki halklara ve emekçilere tepeden bakan, her daim onların eğitimsizliğini geri kalmalarının bir sebebi olarak yorumlayan söylemleri Trump’ın kutuplaştırıcı söylemlerini karşı cepheden destekleyici nitelikteydi. Ancak bu söylemler, Trump’ı destekleyen halk kesimlerini “umutsuzlar” (deplorables) diye aşağılayan Hillary Clinton’ın 2016’da yaptığı gibi resmi seçim platformlarından dile getirilmedi.
Edison Araştırma Şirketi’ne göre, Biden ülke genelinde sendikalı olup oy kullananların yüzde 57, Trump ise yüzde 40’ının desteğini kazandı. Bu, rakam 2016’da sırasıyla 51’e 43’tü.[7] Trump sendikalı işçilerden yüzde 3 oranında oy kaybetmesine rağmen hala yüzde 40’ının desteğine sahip.
TRUMP’IN YENİLGİSİ
Trump’ın yenilgisi gazeteciler, bilim insanları ve siyaseti yakından takip edenler tarafından farklı şekillerde yorumlandı. Trump’ın yenilgisi uyguladığı politikalar, dışsal sebepler ve Demokratların 2020 seçimlerine daha güçlü hazırlanmasıyla açıklanabilir. Fakat Demokratların kazanmasında önemli bir rolü parti içerisindeki sosyal demokrat, radikal liberal ve genel anlamıyla merkezci Demokratlara muhalif ilerici aktivistlerin üstlendiği belirtiliyor. Örneğin Güney eyaletlerinde Biden’ın çok oy almasının Siyah toplum liderlerinin halka Biden’a oy vermesi yönünde öncülük etmesi olarak açıklanıyor. Trump’ın kaybetmesinde ne kadar çok neden sayarsak sayalım onun ırkçı ve bölücü politikalarına karşı Biden/Harris arkasındaki yerel güçlerin önderliğinde birleşen halkın etkisi büyük.
Buna rağmen Biden’ın fiili olarak kazandığının ilan edilmesinin hemen ardından “ben herkesin başkanı olacağım” söylemi ile Cumhuriyetçiler ile ilişkilerini geliştirmesi, Demokratların Alexandria Ocasio-Cortez ve Bernie Sanders gibi ilerici sosyal demokrat vekillere sosyalizm söyleminin kendilerine zarar verdiği iddialarıyla saldırmaları, Koch kardeşlerin “taraflı davranmakla hata ettik” açıklamalarıyla Biden yönetimine yeşil ışık yakmaları aslında Biden’ın tarif ettiği “herkesi”n bütün sermaye güçleri olduğu anlaşılıyor.[8] Hatta öyle ki Trump’ın “milyonlar DC’ye” mitingiyle yaptığı hamleyi de hesaba katarsak Demokrat ve Cumhuriyetçilerin önümüzdeki dönemde yakınlaşacağı ve bu partiler içinde olası kopmaların olabileceği seziliyor. Yapılan yorumlar arasında Demokratların İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki başkanlıklar döneminde partiler arasında ortak yaklaşımlar örnek gösteriliyor. Bunun bir huzur ortamı sağlayacağı varsayımıyla yapılan yorumda eksik kalan yan ise İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemdeki toplumsal ve ekonomik atmosferle bugünkü arasında önemli bir farklar olduğu, bugün her alanda çelişkilerin keskinleşmeye doğru gidildiğidir.
Trump’ın yenilgisine yönelik bir diğer yorum ise dünyada “sağ popülizme” karşı bir ayağa kalkışı tetikleyeceği iddiası. Bu argüman belli gerçeklerin üzerine örtüyor. Bununla sağcı denilerek kastedilen beyaz ırkçı paramiliterlerin ve bir hareketin doğrudan ABD Başkanlık makamında olan birisinin etrafında motive olmasının artık mümkün kılınmaması ise doğru. Ama şimdiden Cumhuriyetçilerle anlaşmak ve parti içerisindeki ilericileri ezmek için kolları sıvayan bir hükümetten, siyah kadın bir başkan yardımcısına sahip olmasına rağmen Obama dönemindeki kadar bile bir şey beklenmiyor. Ancak Demokratların seçilmesinin yaratacağı özellikle orta ve yüksek gelirli kültürel ilerici çevrelerde yaratacağı sembolik rahatlamayı belirtmeli. Trump’ın toplumu genelini de huzursuz eden her konuşmasından sonra oluşan kaygı ve korku havası bu kesimlerin Trump’a olan muhalefetlerinin başlıca motivasyonlarından birisi olageliyordu. Artık Başkan’ın konuşmasını dinlendikten sonra kaygı sahibi olunmayacağı, günlük yaşama devam edileceği algısı var.
DEMOKRATLARIN BAYAT YEDEKLEME TAKTİĞİ
7 Kasım günü Demokratların Seçiciler Kurulu’nda kesin üstünlüğü sağladığı haberleri gelince Demokratlar sokaklara dökülerek kutlamalara başladı. Özellikle New York’ta kaygı düzeyinin görece hala yüksek olduğu, sevinçli ama bir o kadar da buruk bir atmosfer vardı. Buna rağmen halkın Joe Biden’a yönelik güçlü bir güveninin olmadığı seziliyor. Genel anlamıyla ekonomi, işsizlik, koronavirüs krizi, evrensel sağlık hakkı, polisin bütçesinin kısılması gibi sorunlar ve acil talepler yığını dururken ve Biden/Harris ekibi bunların birkaçı üzerine retorik açıklamalar dışında başka bir fikir beyanında bulunmazken atmosferin burukluğu anlaşılıyor.
Kamala Harris’in kültürel ve sembolik olarak bir katkısı olduğunu düşünenler de mevcut. Obama döneminden kalan gerek ABD sol ve entelektüel kesimlerinde de genel kabul gören bir argüman olarak karşımıza çıkan ‘temsiliyet’ tartışmaları ciddiyetini korumakla beraber örneğin genç kesimlerde inandırıcılığını yitirmiş durumda. Siyasetle ilgilenen gençlerin birçoğu Bernie Sanders’in Demokrat Parti ön seçimlerinde yenilmesi için diğer adayların adaylıktan çekilip Biden’a destek vermeleri konusunda Obama’nın ünlü telefon görüşmesini biliyorlar. Obama yönetiminde sınır güvenlik politikalarının arttırıldığının ve birçok ailenin sınır dışı edildiğinin farkındalar. Yine Obama döneminde Libya ve Suriye gibi ülkelerde Cihatçı örgütlerin desteklendiğinin farkındalar. Hatta Obama iktidarının Libya iç savaşını desteklemesi ve akabinde gelen köle pazarı görüntüleri herkesin aklında bu kadar canlı olmasa da duruyor. En nihayetinde Obama dönemi politikalarının Trump’ı getirdiğini açıktan ifade ediyorlar. Bu yönüyle sosyal medyada, gençlerde, genel halk kesimlerinde ve sokaklardaki kutlamalarda siyasal sisteme olan güvenin arttığını veya tekrar toparlandığı iddia etmek zor.
Bu açıdan Demokratların Kamala Harris’i başkan yardımcılığına getirmesi Trump’ın beyaz işçileri yedeklemek uğruna politikalarını bin bir kılığı sokmasından farklı gözükmüyor. Sembolik olsa da bu ABD siyasal sisteminin siyasal sisteme güvenini yitiren kesimleri yedekleme hamlesi olarak karşımızda duruyor. Sembolik ve kültürel bir anlamı varsa bile bu üzerine methiyeler yapılacak kadar değil, hatta belki bu konuda iyimserlik gösterilmesi bile sokaklarda sistematik olarak siyah gençler katledilirken, hapishane nüfusunun büyük bir kısmını siyahlar oluşturuyorken ve koronavirüs krizinden en çok kayıp veren toplumsal kesimlerden birisi olarak karşımıza çıkıyorken trajikomiktir.
Aksine siyah emekçi halkın kendi tarihinde sosyalist ve/veya ulusal devrimcileri vardır. Ancak ne yazık ki ya öldürüldüler ya hapishanelerde çürümeye terk edildiler veyahut sürüldüler.[9] ABD’de siyah bir kadın başkan yardımcısı da olabiliyor demek özellikle uzlaşmacı bir kısım siyah küçük burjuva kesimce önemsense de Kamala Harris Kaliforniya başsavcısı olduğu dönemde, polisin işlediği cinayetlere sessiz kalmıştır.[10] 2011’den 2016’ya kadar Kaliforniya eyaletinde başsavcılık yapan Harris’in polisin siyah gençleri öldürdüğü vakalara müdahale etmediği biliniyor. Örneğin geçtiğimiz yaz Floyd protestoları sırasında verdiği bir röportajda “daha çok polisin görevlendirilmesinin sokaklara güvenlik getirmeyeceği” gibi bir söylemde bulunsa da siyahlara karşı olan ırkçılığın en can yakıcı olan bu konuda bu kadar pragmatik tavır göstermesi Harris’in siyah ve genel olarak beyaz olmayan halkları pek de önemsemediğinin kanıtı.[11]
Ancak siyahların devrimci ve sosyalist kesimleri Trump’ın gitmesine ne kadar sevinse de özellikle genç kesimlerde liberallere ve Demokratlara karşı daha keskin bir farkındalık var. Sosyal medyada Malcolm X’in ünlü “oy vermek veya kurşun atmak” (the ballot or the bullet) konuşmasında beyaz liberallerin tilkiye benzediği ifadelerinin 7 Kasım günü yaygınca paylaşılması buna bir örnek. Amerika’daki Siyah Sosyalistler’in sosyal medya hesabından aynı gün tepkiyle ifade edildiği gibi: “Bugünü ‘anıtsal ve tarihi’ yapan tek şey, ekolojik çöküş ve tüm insanlığın yok olması karşısında sütlü Neoliberalizmin yaygın olarak kutlanmasıdır. Çünkü faşizme karşı yükselen yüzleşme ‘erteleniyor’ görünüyor.”[12]
SONUÇ YERİNE
Emperyalist tekellerin, Wall Street bankalarının ve askeri-endüstriyel kompleksin iktidarı olacak Biden/Harris başkanlığı şimdiden savunma bakanlığı ekibinin listelerini Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) gibi askeri şirketler tarafından doğrudan desteklenen savaş yanlısı düşünce kuruluşlarından uzmanlarla doldurmaya başladı.[13] Uzmanlar arasında hakim sınıfların Trump’ın ABD emperyalizminin geleneksel düşüncelerinin takipçisi olmadığından dolayı onu tercih etmediklerini ifade eden görüşler de mevcut. Trump’ın izolasyoncu bir dış politika niyetinde olduğu tartışmalı olsa da ABD soğuk savaş döneminde siyasal kariyerini yapmış Biden’ın bu konudaki ustalığı tartışılmazdır.
Seçimler Trump’ın kaybetmesi ve halkların hanesine bir kazanım olarak yazılırken Biden’ın gönülsüzce desteklenmesi seçimlerin önemli bir sonucu olarak duruyor. Biden iktidarı, acil ekonomik sorunları halkı bir nebze de olsa rahatlatacak hamlelerle çözmeye girişmediği takdirde, “emanet” ve Trump’a tepki amaçlı oyların ve bu oyları örgütleyen yeni kuşak ilericilerin ve sosyal demokratların yeni alternatif arayışlarına gireceğini söylemek abartı olmaz. Özellikle önümüzdeki dönemde emekçi halk kitlelerini yedekleme amaçlı Demokratların kimlikçi-liberal bir politikayı tekrar devreye sokmaları üzerinden ilerici, sol ve sosyalist örgütçü ve entelektüel çevrelerin düşün dünyasında reformist politikalarla açıktan bir hesaplaşma yaşanacağı tahmin edilebilir.
[1] Baldor, Lolita C. (2020) ”Trump Loyalists Get Top Pentagon Jobs after Esper Firing.” AP NEWS. https://apnews.com/article/donald-trump-army-christopher-miller-mark-esper-james-anderson-95f848b7cdaba116b7c09787edb4c839. (Erişim Tarihi: 14.11.2020); Chappell, Bill. (2020) “Pompeo Promises ‘A Smooth Transition To A Second Trump Administration’.” NPR. https://www.npr.org/sections/live-updates-2020-election-results/2020/11/10/933516479/pompeo-promises-a-smooth-transition-to-a-second-trump-administration. (Erişim Tarihi: 14.11.2020); Julie Zauzmer, Katie Mettler. (2020) “Trump Greets Thousands of Supporters Gathered in D.C. to Falsely Claim He Won Election.” The Washington Post. https://www.washingtonpost.com/dc-md-va/2020/11/14/million-maga-march-dc-protests/. (Erişim Tarihi: 14.11.2020).
[2] “2020 US Presidential Election Results Live Map.” (2020) ABC News. https://abcnews.go.com/Elections/2020-us-presidential-election-results-live-map. (Er-işim Tarihi: 23.11.2020)
[3] McCormick, John, and Chad Day. (2020) “Election Day 2020: Economy, Coronavirus and Race Split U.S. Electorate.” The Wall Street Journal. https://www.wsj.com/articles/election-day-2020-what-voters-are-saying-as-they-head-to-the-polls-11604406023. (Erişim Tarihi: 14.11.2020); Hannahmiao_. (2020) “Here’s What Mattered Most to Voters in the 2020 Election, According to Exit Polls.” CNBC. https://www.cnbc.com/2020/11/03/exit-polls-heres-what-mattered-most-to-voters-in-the-2020-election.html. (Erişim Tarihi: 14.11.2020); Ford, James. (2020) “Economy, Race, COVID: The Main Issues That Motivated Voters This Election.” WPIX. https://www.pix11.com/news/election-2020/a-look-at-the-top-issues-that-influenced-voter-turnout-this-election. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[4] Hohmann, James. (2020) “Analysis | The Daily 202: Biden Won with the Weakest Coattails in 60 Years. That Could Make Him Dependent on GOP Senators.” The Washington Post. https://www.washingtonpost.com/politics/2020/11/11/daily-202-biden-won-with-weakest-coattails-60-years-that-could-make-him-dependent-gop-senators/. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[5] Lewis, Sophie. (2020) “Joe Biden Breaks Obama’s Record for Most Votes Ever Cast for a U.S. Presidential Candidate.” CBS News. https://www.cbsnews.com/news/joe-biden-popular-vote-record-barack-obama-us-presidential-election-donald-trump/. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[6] “Let Them Eat Ice Cream.” – Nancy Antoinette. (2020). YouTube. https://www.youtube.com/watch?v=s7DKYML2MRs. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[7] “Union Workers Weren’t a Lock for Biden. Here’s Why That Matters.” (2020) Bloomberg Law. https://news.bloomberglaw.com/daily-labor-report/union-workers-werent-a-lock-for-biden-heres-why-that-matters. (Erişim Tarihi: 14.11.2020); Bump, Philip. (2019) “Donald Trump Got Reagan-like Support from Union Households.” The Washington Post. https://www.washingtonpost.com/news/the-fix/wp/2016/11/10/donald-trump-got-reagan-like-support-from-union-households/. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[8] Belkin, Douglas. (2020) “Charles Koch Says His Partisanship Was a Mistake.” The Wall Street Journal. https://www.wsj.com/articles/charles-koch-says-his-partisanship-was-a-mistake-11605286893?fbclid=IwAR2VTPz1cngYrmLYcvAVs-EE9GOAeYxGP4TGQX0i1X9ptXX5ZQC9fBFUxTs. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[9] Örneğin Siyah Kurtuluş Ordusu (BLA) üyesi New York’lu Assata Shakur Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) en çok aranan terörist listesinde yer almaktadır. Kendisi bilindiği kadarıyla Küba’da yaşamaktadır. Daha fazla bilgi için bkz. http://www.assatashakur.org/
[10] Siyah küçük burjuva ve liberal eklemlenmeci grupların tarihi eskiye dayanıyor. Örneğin ABD tarihinde 1930’larda Scottsboro Oğlanları davası olarak bilinen olayda Alabama’da dokuz siyah genç iki beyaz kadına tecavüzle yargılanıyor. Siyah oldukları için kendiler-ine çok sayıda zorluk çıkartılan dava daha sonra ABD Komünist Partisi’nin Harlem ve Alabama’da düzenledikleri gösteriler ve parti avukatlarının davada yer almasıyla kadın-ların meslek olarak fuhuş yaptıkları ve toplum tarafından kabul görmek uğruna, çocukların siyah olması fırsatından istifade ederek böyle bir yalan söyledikleri ortaya çıkıyor. Bu dönemde siyah burjuva reformizmini temsil eden Renkli İnsanların Gelişme-si İçin Ulusal Dernek (NAACP) davaya karakteri itibariyle ve ABDKP’nin dahil olmasıyla mesafeli yaklaşıyor. Glen Ford ve Margaret Kimberley gibi Black Agenda Report internet sitesi çevresinde bulunan entelektüellerin işaret ettiği gibi 1960 yılların sonu ve 1970’li yıllar siyah radikallerin tek tek öldürülüp siyah politikanın siyah reformistlere teslim edildiği yıllar oldu. Kimberley siyahların artık tek bir politikaya, cumhuriyetçileri iktidar dışında tutma politikasına zorlandıklarını savunuyor. Bilgi için bkz. https://mronline.org/2020/01/18/mlk-and-the-black-misleadership-class/
[11] Hakim, Danny, Stephanie Saul, and Richard A. Oppel. (2020) “‘Top Cop’ Kamala Har-ris’s Record of Policing the Police.” The New York Times. https://www.nytimes.com/2020/08/09/us/politics/kamala-harris-policing.html. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[12] Black Socialists in America. (2020). https://twitter.com/BlackSocialists/status/1325137982349737990. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)
[13] Lazare, Sarah. (2020) “Biden Is Already Loading His Pentagon Transition Team With Pro-War Think Tank Staffers.” Jacobin. https://jacobinmag.com/2020/11/joe-biden-transition-team-war-hawks. (Erişim Tarihi: 14.11.2020)