Google çalışanı ile röportaj / Ben Tarnoff*
Çeviren: Arif Koşar
Google çalışanları, şirketlerinin Pentagon’la yaptığı Maven Projesi sözleşmesinin iptal edilmesi için aylardır bir kampanya düzenlemektedir. Proje, insansız hava aracı saldırıları için hedef tespitini geliştiren bir programı içeriyor. Yaklaşık 5 bin Google işçisi projenin iptal edilmesi için kurum içinde hazırlanan bir imza metnini imzalarken, düzinelerce işçi de istifa etti.
Geçtiğimiz günlerde işçiler kazandı. Google, çalışanların baskısı karşısında pes ederek Maven Projesi için başka bir sözleşme yapmayacağını açıkladı. Bu geri dönüş ABD militarizmine karşı büyük bir zaferdir ve Donald Trump’ın seçilmesinden bu yana teknoloji endüstrisinde gelişen yeni politik eğilimleri yansıtmaktadır.
Ben Tarnoff, geçtiğimiz günlerde, kampanyanın örgütlenmesine katılan işçilerden birisiyle konuştu (röportajın amaçları açısından işçi için takma isim kullanılacak). Kampanyanın nasıl başladığını, büyüdüğünü ve teknoloji endüstrisinde gelecek örgütlenmeler için hangi derslerin çıkarıldığını tartıştılar.
KAMPANYANIN ÖRGÜTLENMESİ
Kampanyanın başlangıcını anlatır mısınız? Nasıl başladı?
Maven Proje sözleşmesi imzalandığında Google’da bir iç muhalefet vardı. Proje Eylül 2017 civarında başladı ve Ekim’de hız kazandı. 2018 Ocak’ına kadar şirket içinde en azından bir düzine takım Maven Projesi’ni biliyordu. Şirketin farklı bölümlerindeki (bulut, iletişim, AI, Google Beyin Takımı, DerinDüşünme ve diğerleri arasından) işçilerden oluşan bir grup projeye güçlü bir şekilde karşı çıktı. Bir araya geldiler ve kaygılarını resmi kanallar aracılığıyla Google Cloud’un başkanı Diane Greene’e ulaştırmaya çalıştılar.
Ancak şirketin insan kaynakları ve etik uyum takımı bu kaygıları ciddiye almadı. Birkaç ay içinde, Google çalışanlarının bu çabalarının bir yere varmayacağı belli olmuştu. Proje tam gaz ilerliyordu. Bu nedenle çalışanlar farklı bir tutum almayı kararlaştırdı. Şirketin iç sosyal medya platformlarında Maven Projesi hakkında, projeyi anlatan ve kaygıları özetleyen yazılar yazdılar.
Gönderdikleri postlar çok sayıda cevap aldı. Çalışanların Maven Projesi’ne karşı reaksiyonu çok güçlüydü. Diane Greene, projenin kesinlikle saldırgan olmayan amaçlar için olduğu konusunda ısrar etti ve kaygıları azaltmaya çalışarak devreye girdi. Ama insanlar ikna olmamıştı ve birçok kişi yorumlarıyla Diane’e doğrudan meydan okuyordu.
Diğer çalışanlardan gelen bu yanıt sizin için sürpriz oldu mu?
Kesinlikle. Cevapları gördükten sonra, postları yazan Google çalışanları kendilerini daha güçlü hissetti. İçerde çok fazla desteğe sahip olduklarını gördüler. Böylece, Google’ın CEO’su Sundar Pichai’e hitaben Maven Projesi anlaşmasının iptal edilmesi ve bunun tüm çalışanlarla paylaşılmasını isteyen bir açık mektup hazırlamaya katkıda bulundular.
Karşılığı ne oldu?
O gece sadece 100 imza alındı. Ama ertesi gün patladı. 24 saaten az bir sürede bin imzaya ulaşıldı. O gün tüm çalışanların katıldığı bir toplantı yapıldı. Diane Greene çalışanların projeye eleştirilerine cevap veren özel bir açıklama yaptı. Ama o hazırlıksızdı ve cevabı inandırıcı değildi.
Soru-cevap bölümündeki soruların çoğu Maven Projesi hakkındaydı. Yönetim hırpalandı. Tamamen plansızdı ve kimsenin böyle güçlü bir çalışan tepkisi beklediğini sanmıyorum. Bir kadın ayağa kalktı ve şöyle dedi: “Ben Savunma Bakanlığı’ndan ayrıldım, bu tür şeyler üzerinde çalışmak zorunda kalmayacaktım. Bu projenin neden doğru olmadığını açıklamak için soru cevap bölümünün ötesinde ne tür bir söz hakkımız var?”
Önce Google’ın kurucularından Sergey Brin yanıt verdi. Ve bu yanıt bize gerçekten yarar sağladı. Şunu söyledi: “Bu soruyu sormana izin verilmesi senin hakkın. Çok az şirket sizin bunu yapmanıza izin verir.”
Aslında tamamen doğruydu. Google diğer pek çok şirketten daha açık bir kurum içi kültüre sahip. Şirket kararlarını eleştiren yerleşik bir gelenek var. Ama Brin’in yorumu hemen hemen her Goole çalışanı için duyarsız ve bilgisizce geldi.
Bütün çalışanların katıldığı bu toplantı kampanya için bir dönüm noktası mıydı?
Kesinlikle katkısı oldu. Şirket üzerindeki baskıyı arttırmak için çok fazla destek olduğunu gösterdiğini düşünüyorum.
Toplantıdan sonra, imzalarda büyük bir artış oldu. Sadece o gün beş ya da altı yüz kadar imza geldi. Bir sonraki gün bin kadar daha. Mektup büyük bir hızla yayıldı.
Kampanya oldukça büyüdü. İnsanlar, Mountain View’den Seattle, New York, Montreal, Dublin ve Zurih’e kadar tüm ofislerde kendi girişimlerini örgütlemeye başladı.
Ne gibi girişimler?
Çok sayıda farklı biçimler aldı. Bir grup Maven Projesi’ne muhalefetlerinden dolayı istifa eden çalışanların listesini takip etmek için toplandı. Başka bir grup büyük ölçüde Gizmodo’daki Kate Conger tarafından yönetilen ve büyümeye başlayan Maven Projesi’nin tüm medya yayınlarını izledi. Diğer bir grup her toplantıda çalışanların Maven Projesi hakkında sorular sormasını ve sonra soru soranlara diğer çalışanların destek vermesini sağladı, böylece konu dile getirilmiş olacaktı.
Ayrıca Savunma Bakanlığı ile şirket yönetimi arasındaki ilk toplantılardan başlayarak Maven Projesi’nin zaman çizelgesini belgeleyen bir grup vardı. Paylaşmaya açık herkesten Maven Projesi hakkında kişisel görüşlerini isteyen bir grup vardı. Yine şirketin iç sosyal medya platformunda kampanyayı destekleyen profil fotosu yaratan bir grup vardı.
Bir grup sadece esprili videolar üretti. Google’da Memegen isimli popüler bir dahili video üreticisi var. Bu grup Maven Projesi hakkında video üretmek için her gün Memegen’i kullandı ve bunları geniş çapta paylaştı. Komik ve müthişti, sık sık yönetime doğrudan çağrılar yaptı. Bu videoların büyük bir etki yarattığını biliyoruz çünkü Google yönetimi onları proje hakkındaki içsel tartışmaların ölçümü için kriterlerden birisi olarak kullanmaya başladı.
Bu farklı girişimler arasında herhangi bir koordinasyon var mıydı? Yoksa çoğunlukla kendiliğinden mi gelişiyorlardı?
Çoğunlukla özerklerdi, ancak taktikler hakkında çok sayıda devam eden tartışmalar vardı. Ayrıca mektubu imzalayan herkesi kapsayan bir duyuru listesi oluşturuldu. Liste ile insanların dahil olmasını teşvik etmek için tüm farklı girişimlerden yenilikler paylaşılmış olacaktı.
Google’ın dışından da destek aldınız.
Evet. Nisan ayında Teknoloji İşçileri Koalisyonu; Coworker.org üzerinde Amazon, IBM ve Microsoft gibi diğer teknoloji şirketlerinde çalışanlar tarafından imzalanan bir imza kampanyası başlattı. Kampanya, Google’ı Maven Projesi’ni iptal etmeye, endüstriyi de bir bütün olarak Pentagon’la çalışmayı reddetmeye çağırıyordu.
Sonra Mayıs’ta, Uluslararası Robot Silah Kontrolu Komitesi (ICRAC), Maven Projesi’ne karşı kampanyamızı destekleyen akademisyenler Peter Asaro, Lilly Irani ve Lucy Suchman tarafından yazılmış açık bir mektup yayınladı. AI ve bilgisayar bilimi alanında önde gelen bilim insanları tarafından imzalandı. Bunlar arasında Stanford’da Larry Page’in doktora danışmanı Terry Winograd da vardı.
Bu büyük bir etki yarattı. Bu bilim insanlarının katılımı bize itibar sağladı. “Hey, bu aslında Gmail yapmaktan çok atom bombası yapmak gibi bir şey” diyerek tehlike çanlarını çalan harbi uzmanlarımız vardı. Mektubun Google AI başkanı olan Fei-Fei Li üzerinde büyük bir baskı yarattığını biliyorum. Fei-Fei Li ayrıca Stanford’da profesör ve AI labarotuarlarının direktörüdür.
Baskı arttığında yönetim nasıl bir tepki verdi?
Onların ana stratejisi daha fazla toplantı yapmaktı. Bu toplantılardan bir kaç hafta sonra, daha etkili bir şeyler yapmaya karar verdiler. Maven Projesi’ni tartışmak için şirket, herkesin katılabileceği iki saatlik üç toplantı -Amerika, Avrupa ve Asya ofisleri için birer tane- yapacağını duyurdu.
Bu çok büyük bir şeydi. Böyle bir şey daha önce hiç olmamıştı: En üst düzeyde alınmış bir karar üzerinde değerlendirme yapmak için tüm Google çalışanlarına açık çağrı.
Toplantılara, çalışanları küçük gruplara ayırarak başladılar. “Bütün çalışanların fikirlerini -yaygın olmayanları bile- duymak istiyoruz” dediler. Onların üsluplarından yaygın olmayan fikirleri bildikleri belliydi, ancak bazı çalışanların onların değirmenine su taşıyacaklarını umuyorlardı.
Ama hiç de öyle olmadı. İnsanlar çok heyecanlıydı. Toplantının ikinci saati soru-cevap bölümüydü. Ve yönetim köşeye sıkışmıştı.
Soru soran bir kadın Google’da 13 yıldır çalışıyordu. “Sizinle uzun bir zamandır çalışıyorum. Ama ilk kez size güvenmediğimi dürüstçe söyleyebiliyorum. Neden bizimle çalışanlar olarak iletişime geçmediniz? Neden bize ne düşündüğümüzü sormadınız?”
Yönetim bu tür eleştirilere nasıl cevap verdi?
“Etik karmaşıktır, zordur” dediler. Bu onların bizi itmek istedikleri platformdu. Ordu ile çalışmaları yönlendirecek bir dizi etik ilke hazırladıklarını söylediler. “Bu gri bir alan” dediler. “Etik sınırın nerede olduğunu hala belirlemeye çalışıyoruz, ama bunu yapana kadar işi bekletemeyiz.”
Ayrıca projenin kapsam ve katılımını da olduğundan küçük göstermeye çalıştılar. Ancak yönetimin yalan söylediğini ortaya çıkardığımızda bu retorikleri çözüldü.
Ne hakkında yalan söylüyorlardı?
Başlangıçtan beri, Maven Projesi’nin tamamen saldırgan olmayan amaçlar için küçük bir sözleşme olduğunu, özel bir şey yapmadığımızı söylediler. Tek seferlik ve sadece 9 milyon dolar değerinde bir proje olduğunu, Pentagon’la daha ileri bir işbirliğinin parçası olmadığını ifade ettiler.
Bütün bunların yalan olduğu ortaya çıktı. 12 Nisan’da, DefenseOne, şirkette bomba etkisi yaratan bir makale yayınlandı. Pentagon yetkilileri ile yapılan görüşmelerden yola çıkarak, Maven Projesi’nin aslında Google ile ordu arasındaki gelecek işbirlikleri için pilot bir proje olduğu ortaya çıkardı. Özellikle, Maven Projesi, Google’ın Ortak Girişim Savunma Altyapısı (JEDI) sözleşmesini kazanma çabasının bir parçasıydı.
JEDI ordunun dünyadaki bütün Amerikan güçlerini bağlayacak ve onları AI ile entegre edecek yeni nesil buluttu. Temel olarak Skynet. Ve bütün büyük bulut sağlayıcıları 10 milyar dolar değerinde olduğu için bu sözleşmeyi almak istiyordu.
Maven Projesi’nin JEDI için bir seçme sınavı olduğunu ortaya çıkardığımızda, insanlar aşırı endişelenmeye başladı. Ve hikayeye medyanın ilgisi artınca biz daha fazla şey öğrendik. Örneğin, Diane Greene, Maven Projesi sözleşmesinin sadece 9 milyon dolar olduğunu söylemişti, ama şirkette, onun yıllık 250 milyon dolara kadar artması bekleniyordu. Onlar Pentagon’a yalnızca açık kaynak yazılımlara giriş vermiyorlardı, Google Earth tipi bir arayüzle insanlar, araçlar ve binalar üzerine askeri analistlere gerçek zamanlı bilgi veren büyük bir gözetim sistemi inşa ediyorlardı.
Tüm yalanlarının açığa çıkarılması, liderliğe bu konuda yaptığımız diğer şeyler kadar zarar verdi. Güven kaybı onları gerçekten rencide etti.
Sonra 1 Haziran’daki bir şirket toplantısında, Diane Greene, Google’ın devam eden proje bittiğinde başka bir sözleşme arayışında olmayacağını duyurdu. Bu sizin için bir sürpriz oldu mu?
Büyük bir sürprizdi. Bazen örgütlü faaliyetlerde sonuç alana kadar birşeyleri kazanmaya ne kadar yakın olduğunuzu anlamazsınız. Bazı insanlar bir noktada demoralize olmaya başlıyordu. Kampanyamız aylardır devam ediyordu ve pek bir ilerleme kaydedemiyorduk. Sonra birdenbire bu büyük tavizi elde ettik.
Bu tarihi bir başarıydı. Ama işimiz bitmedi: Maven Projesi 2019 Mart’ına kadar devam edebilecek. Eğer Google yeni bir sözleşme arayışına girmiyorsa, yönetim devam eden projeyi de iptal etmeli. Bunun bir hata olduğunu söylemeli. Ve çalışanlara, onları doğru bir şey yapmaya zorladığı için teşekkür etmeli.
KAMPANYANIN ANALİZİ
Maven Projesi’ne karşı kurum içi tepkinin başlangıçtan çok daha güçlü olduğunu söylediniz. Ancak Silikon Vadisi ordu ile yakın ve uzun bir çalışma geçmişine sahip. Sonuç olarak, ordu fonları Silikon Vadisi’nin ortaya çıkış nedenidir. Öyleyse, teknoloji işçileri neden şimdi Pentagon’a karşı ayağa kalkıyor? Bir şeyler mi değişti?
Trump’ın seçilmesinden sonra çok sayıda teknoloji işçisi politikleşti. Trump’ın kampanyası sırasında vaat ettiği ve ABD’deki tüm müslümanların bir veri tabanı olacak “Müslüman Kaydı” oluşturmak için bir teknoloji şirketiyle çalışacağından endişe duyuyorlardı.
Bu Aralık 2016’da “Bir Daha Asla” taahhüdünün yaratılmasına yol açtı. Üç binin üzerinde teknoloji işçisi, ırk, din ya da ulusal kökene göre tanımlanan bir veri tabanı inşa etmeyi reddeden taahhüdü imzaladı.
Maven Projesi kampanyası, Bir Daha Asla taahhüdü eylemidir. Bu, aslında “hayır” demeye çalıştığımızdaki gibi bir şeydir. Karmaşık bir durum. Çok fazla örgütlü çaba gerektiriyor. “Müslüman Veri Tabanı” başlıklı bir proje almıyorsunuz. Ancak kolektif olarak örgütlü davranırsak, direnişimizi eyleme geçirebiliriz.
Silikon Vadisi ve Pentagon arasındaki derin tarihsel ilişkiye gelince: çok sayıda insan bunun farkında. Ama teknoloji askeriyeden doğdu diye, askeriyeye bağlı olması gerektiği anlamına gelmez. Onun geliştirmek için asıl uyarıcı olsa bile insanları öldüren bu teknolojiyi kullanmaya devam etmek zorunda değiliz.
Google geniş bir uluslararası işgücüne de sahip. Kampanyada bunun özel bir rolü oldu mu?
Kesinlikle önemliydi. Kampanyayı destekleyen çok sayıda Google çalışanı, dünyanın Amerikan ordusu tarafından had safhada tahrip edilen bölgelerinden geliyor.
Mayıs ayında, New York Times Gazetesi, Amerikan ulusal güvenliğinin çıkarlarına hizmet ettiği için Google’ın Maven Projesi’ne devam etmesi gerektiğini öne süren bir bir yazı yayınladı. Yazı şirkette hiç rağbet görmedi. Projenin iptal edilmesini desteklemeyenler bile makale yazarının Google’ın uluslararası bir şirket olduğunu net bir şekilde anlamadığını söyledi. Argüman hiç bir etki yaratmadı.
Kampanyanın politik yönelimini nasıl tanımlardın? Başka bir New York Times makalesinde, eski bir Pentagon yetkilisinin Google’ın içindeki anti-Maven örgütlenmesinin “teknolojik insanlar arasında güçlü bir liberteryan etik”i aksettirdiği yönündeki sözleri alıntılandı. Katılıyor musunuz?
Hayır, tamamen yanlış. Liberteryanizm büyük teknoloji şirketlerinin yöneticilerinin etiğidir, aşağı tabakanın değil. Bizim kampanyamızda liberteryanizmle yapılacak bir şey yoktu. Biz ayaklandık çünkü bu şirketlerin kullanıcılarına, işçilerine ve topluluklarına karşı sorumlu olmaları gerektiğine inanıyoruz. Ve biz ayaklandık çünkü insan hayatına ve güvenliğine değer veren güçlü bir etik çerçevenin pozitif teknolojik ilerlemeden ayrılamayacağına inanıyoruz.
Kampanya yönetim ve aşağı tabaka arasında şiddetli bir bölünme yarattı gibi gözüküyor. Tipik olarak, teknoloji şirketleri bu bölünmeyi gizlemekte çok ustadır.
Kampanyadan önce, çok sayıda Google çalışanı, kendi değerleri ile yönetimin değerlerinin uyumlu hale getirilemeyeceği gerçeğini hiç düşünmemişlerdi. Maven Projesi etrafındaki örgütlenme insanlara, işlerinin hangi koşullarda iyi olduğunu fark etmelerine yardımcı oldu -genellikle konuşmalarda Google işlerinin iyi olduğu söylenir. Oysa onlar hala işçi, sahip değil.
Çoğumuz Maven Projesi’nin ne olduğunu anladığımızda işi beklemeye almanın kesinlikle gerekli olduğunu hissettik. Öte yandan yöneticiler etik kaygılardan bağımsız olarak acımasız bir kar arayışında ilerlemek istedi. Teknoloji endüstrisi sorumlu tutulacaksa çalışanların bir sese ihtiyaç duyduğu açığa çıktı.
Siz ve iş arkadaşlarınızın bu kampanya sırasında yarattığı iç örgütlülük altyapısı oluşturulurken, bunun alabileceği olası formlar nelerdir? Buradan nereye varacaksınız?
İnsanlar şimdi güçlerini hissediyor. Başlangıçta Google çalışanları Maven Projesine öfkeliydiler, ancak güçsüz hissediyorlardı. Kendilerini tek başına ve boşluğa bağırıyormuş gibi hissediyorlardı.
Kampanyanın başarısı göstermektedir ki; bir araya geldiğimizde yalnız başımıza olduğumuzdan daha fazla şey başarıyoruz. Ortak güven ve hedeflere dayanarak işçilerin sesini yükseltmeye devam etmek zorundayız. Sadece Google’da değil ama endüstriye karşı ve ICRAC, Teknik İşçiler Koalisyonu ve coworker.org gibi diğer gruplarla ilişkilerimizi inşa etmeye devam etmeliyiz. Bizim teknolojilerimizin kullanıcılarına ulaşmak ve onlarla ortak ilgileri inşa etmek zorundayız.
Ve Maven Projesi kampanyası için hiç söz konusu olmasa da, bazı Google çalışanları sendikalaşma hakkında konuşuyor. Kolektif eylemde bulunmak istiyorsak örgütlenmeliyiz. Özellikle de protesto ve grevler gibi daha riskli taktikler keşfetmek istiyorsak.
Bazı gözlemciler, özellikle ücret ve sosyal hakların mükemmel olduğu Google gibi elit şirketlerde çalışan teknik işçilerin neden sendikalaşmak istediklerini anlamakta zorlanıyor. Onların şikâyetleri ne olabilir?
Bir sendika sadece kendi kendilerine yapabildiklerinden daha fazla şey yapmak için kolektif olarak bir araya gelen işçilerdir. Küçük de olsa bir örgütlülüğe sahipseniz, her işyerinde şikayetler olduğunu bilirsiniz. Her işyerinin yapısı aynı olduğu için. İşçilerin söz hakkı yoktur, temsilcileri yoktur. Yönetimle anlaşamazlarsa atılırlar.
Bu sömürü düzeylerini eşitlemek değildir. Asgari ücretli bir hizmet işinde çalışan işçiler, üst düzey bir teknoloji şirketinde çalışanlardan daha fazla sömürüye tabi. Ama işyerlerinin yapısı aynı. Herhangi bir işyerinde insanlarla konuşursanız, şikayetlerini göreceksiniz. Sorunun olduğu yerde, bir kaynama vardır.
Google’da, şikayetlerden birisinin işçilerin şirketin ürettiği teknoloji hakkında söz sahibi olma konusu olduğu anlaşılıyor.
Kesinlikle. Teknoloji işçileri yaptıkları iş üzerinde söz sahibi olmak istiyor, çünkü bizim işimiz birçok insanı etkileme potansiyeline sahip.
Son zamanlarda teknolojinin karanlık yönleri hakkında toplumsal farkındalık artıyor. Algoritmik sapma, önleyici polislik ve yüz tanıma gibi şeyler üzerine çok sayıda rapor ve yorum görüyoruz. Bu hikayeler kampanyamızda büyük rol oynadı. Teknoloji işçileri olarak, inşa ettiğimiz teknolojilerin baskıyı sürdürdüğünün güçlü bir biçimde farkındayız.
Nihayetinde, Maven Projesi kampanyası, sadece Google’ın ordu için bir araç yapmasının gerekip gerekmediği ile alakalı değildi. Bu teknolojinin sadece kar için değil toplumsal fayda için inşa edilmesini sağlamada işçiler olarak gücümüzü kullanmaktı.
Bir teknoloji işçileri sendikası bu hedefe ulaşmak için nasıl yardımcı olabilir?
Teknoloji insanın inşa ettiği bir şey. Sonuç olarak insan kararlarını yansıtır. Ama teknoloji işçileri örgütlü olmazsa, bu kararlara katılım gücüne sahip olmayacağız. Kararlar yönetim tarafından alınacak ve yönetimin önem verdiği tek şey para kazanmak.
Maven Projesi kampanyası sırasında çok duyduğum bir cevap “Biz yapmazsak başka birisi yapacak” idi. Ama teknoloji işçileri bir şirkette ayağa kalktığında ve bir şeyi yapmayı reddettiğinde, bu diğer şirketlerdeki işçilere ayağa kalkması ve aynı şeyi yapması için güç verir. Bir işyerinde gücümüzü gösterdiğimizde, bu başka bir yerde diğer işçilerin gücünü göstermesi için yardımcı olur.
Örgütlü olarak, şirketlerimizdeki daha çok düşük ücret alan ve kötü çalışma koşullarına maruz kalan güvenlik çalışanları, kafeterya işçileri ve servis aracı şoförleri gibi hizmet işçileri ile daha etkili dayanışma gösterebiliriz. Teknoloji endüstrisinin zenginliğini yaratan tüm işçilerin zenginliği paylaşabilmesi için örgütlü olmalıyız.
Örgütlü olamazsak hiçbir yere varamayız. Batı Virginia’daki öğretmenlere bakın. Onların inşa ettikleri güce ve gösterdikleri liderliğe bakın. Yaptıklarımız ve yapmadıklarımız önem taşır. Teknoloji işçilerinin bahanesi yok. Yeni emek hareketine katılmamızın zamanı geldi.
Jacobinmag.com’dan çevrilmiştir.
https://jacobinmag.com/2018/06/google-project-maven-military-tech-workers